Apartheid A Karşı Grup Birleşmiş Milletler Örgütü Bünyesinde Yer Alır Mı ?

Sevval

New member
Apartheid’a Karşı Grubun Birleşmiş Milletler Örgütü Bünyesinde Yer Alması: Hukuki ve Politika Perspektifi

Apartheid, Güney Afrika’da 20. yüzyılın ortalarından itibaren uygulanan, ırk temelli ayrımcılık ve ayrımcı yasaların oluşturduğu bir sistemdir. Bu sistem, siyahların ve diğer etnik grupların beyazlardan ayrı tutulmasını amaçlayan bir dizi uygulamayı içermektedir. Apartheid’a karşı oluşan grupların Birleşmiş Milletler (BM) örgütü bünyesinde yer alması, hem hukuki hem de siyasi açılardan önemli bir tartışma konusudur. Birleşmiş Milletler, küresel barış ve güvenliği sağlama, insan haklarını koruma ve devletler arası ilişkileri düzenleme amacı güden bir uluslararası kuruluş olarak, apartheid gibi ayrımcı sistemlere karşı nasıl bir tutum sergileyebilir? Bu makalede, apartheid’a karşı oluşan grupların BM bünyesinde yer alıp almadığı, bunun hukuki dayanakları ve siyasi sonuçları incelenecektir.

Apartheid’a Karşı Oluşan Grupların Birleşmiş Milletler’de Temsil Edilmesi

Birleşmiş Milletler, kurulduğu 1945 yılından itibaren, uluslararası barışı ve güvenliği sağlamak, insan haklarını korumak ve ırkçılıkla mücadele etmek gibi evrensel ilkeler benimsemiştir. Apartheid’a karşı kurulan gruplar, bu evrensel insan hakları ilkeleri doğrultusunda Birleşmiş Milletler bünyesinde çeşitli platformlarda temsil edildiler. Ancak bu temsilin doğrudan BM organlarına katılım şeklinde olması, her zaman mümkün olmamıştır. Apartheid’a karşı mücadele, yalnızca Güney Afrika’da değil, aynı zamanda dünya çapında büyük bir dayanışma ve politik baskı hareketi yaratmıştır. Bu mücadele, özellikle BM Genel Kurulu ve BM İnsan Hakları Konseyi gibi organlar aracılığıyla etkili olmuştur.

Güney Afrika’daki apartheid rejimine karşı mücadelede, BM’nin bir aracı olarak önemli bir rol üstlendiği görülmektedir. BM, apartheid’ı kınayan ve bu tür uygulamalara son verilmesi çağrısında bulunan çok sayıda karar almıştır. 1960 yılında kabul edilen 1514 sayılı BM Genel Kurulu Kararı, sömürgeciliğe son verilmesi ve halkların kendi kaderini tayin etme hakkını savunmuş, apartheid’ın uluslararası alanda kınanmasının temelini atmıştır. BM Genel Kurulu, apartheid’a karşı çıkan bir dizi karar alarak, apartheid rejiminin meşruiyetini zedelemeye yönelik adımlar atmıştır.

Birleşmiş Milletler ve Apartheid’a Karşı Küresel Strateji

Birleşmiş Milletler, apartheid’a karşı etkili bir küresel strateji geliştirmiştir. 1960'lı yıllarda apartheid'a karşı oluşturulan geniş çaplı diplomatik baskılar ve BM’nin aldığı ekonomik yaptırım kararları, Güney Afrika hükümetini izole etmeye yönelik bir araç olarak kullanılmıştır. BM, Güney Afrika'ya uygulanan silah ambargosunu onaylamış, ayrıca apartheid rejimiyle ekonomik ilişkileri sınırlamayı amaçlayan yaptırımlar getirmiştir. BM, apartheid’a karşı mücadele veren gruplara ve devletlere, uluslararası düzeyde destekte bulunmuş ve bu süreçte Güney Afrika'da ırk ayrımcılığının sonlandırılmasını amaçlayan çeşitli diplomatik ve ekonomik araçlar geliştirilmiştir.

Özellikle Apartheid’a karşı küresel çapta genişleyen harekette, BM'nin desteği çok önemli bir unsurdur. BM’nin, apartheid rejimine karşı alınan kararlar ve yapılan kınamalar, dünya çapında büyük bir diplomatik baskı oluşturmuş, birçok devletin Güney Afrika ile diplomatik ilişkilerini kesmesine yol açmıştır.

Apartheid’a Karşı Oluşan Grupların BM’de Temsil Edilmesi Mümkün Mü?

Birleşmiş Milletler, belirli bir grup veya hareketin doğrudan üye olarak katılımını kabul etmeden önce, genellikle devlet bazlı bir katılım modelini izler. Bu bağlamda, apartheid’a karşı oluşan grupların doğrudan BM üyesi olmaları, hukuki olarak karmaşık bir durum teşkil eder. BM tüzüğü, sadece egemen devletlere üyelik hakkı tanımaktadır. Bu sebeple, apartheid’a karşı mücadele veren grupların, BM bünyesinde tam üye olmaları mümkün olmamıştır. Ancak, bu gruplar, BM’nin çeşitli organlarında gözlemci statüsünde yer alabilir ve bu sayede görüşlerini uluslararası alanda duyurabilirler.

Bir örnek olarak, 1961’de kurulan Güney Afrika’nın Ulusal Kurtuluş Cephesi (ANC), BM tarafından gözlemci olarak kabul edilmiş ve apartheid’a karşı verdikleri mücadeleyi küresel alanda tanıttıkları platformlar yaratılmıştır. ANC, BM'de yaptığı konuşmalarla, dünya çapında apartheid’a karşı geniş bir dayanışma hareketinin oluşmasına katkı sağlamıştır. Bu süreç, apartheid’a karşı global bir kampanyanın başlamasında etkili olmuştur.

Apartheid’a Karşı Grup ve BM Kararları: Hukuki Temeller

Birleşmiş Milletler'in apartheid’a karşı almış olduğu kararlar, temel olarak insan hakları ihlalleri ve ırkçılıkla mücadeleye dayanır. Uluslararası hukukta, apartheid bir suç olarak tanımlanmış ve 1973’te kabul edilen Apartheid Suçlarının Ceza Muhakemesi Sözleşmesi, apartheid’ı uluslararası suçlar arasında saymıştır. Bu hukuki düzenleme, apartheid’a karşı mücadele eden grupların dünya genelinde meşruiyet kazanmalarına ve BM bünyesinde daha güçlü bir temsil imkânı bulmalarına olanak sağlamıştır.

Birleşmiş Milletler, apartheid’ı sadece bir iç politika meselesi olarak değil, aynı zamanda uluslararası bir sorun olarak ele almış ve apartheid karşıtı gruplara verdikleri destekle, sistemin uluslararası alanda izole edilmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Bununla birlikte, apartheid’a karşı mücadele veren grupların BM bünyesinde doğrudan yer almaları her zaman mümkün olmamıştır, ancak bu grupların BM organlarında etkin bir şekilde yer alabilmesi, küresel kamuoyunun desteğiyle mümkün olmuştur.

Sonuç ve Değerlendirme

Birleşmiş Milletler, apartheid’a karşı verilen mücadelede önemli bir aktör olmuştur. Ancak apartheid’a karşı grupların doğrudan BM bünyesinde yer alması, devlet temelli üyelik sisteminin getirdiği kısıtlamalar nedeniyle mümkün olmamıştır. Bunun yerine, BM, bu gruplara gözlemci statüsü sağlamış, küresel çapta apartheid’a karşı bir dayanışma hareketinin gelişmesini desteklemiştir. Uluslararası hukuk açısından apartheid, bir insan hakları ihlali olarak tanınmış ve BM, bu ihlalleri sona erdirmek amacıyla birçok karar almıştır. Sonuç olarak, apartheid’a karşı gruplar doğrudan BM organlarında yer alamasalar da, BM’nin sağladığı platformlar ve destek ile mücadelelerini küresel alanda duyurabilmişlerdir. Bu durum, BM’nin uluslararası barışı ve insan haklarını savunma konusundaki etkinliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
 
Üst