'Bir değil bin kere düşünün'
Geçen süreçte enflasyon, kur ve faiz politikasına yönelik iktidar kanadından yapılan açıklamaları anımsatan Öztrak, şöyle devam etti:
"Erdoğan esnek kur rejiminde TL'yi 3 ayda yüzde 55 devalüe etti. Dünya iktisat tarihine geçecek bir skandala imza attı. Bundan kim kârlı çıktı? Milli paramız hızla pul olurken, Erdoğan bu gidişata 'Rekabetçi kur', 'Çin işi Japon işi' kılıfları geçirmeye çalışıyordu. Yetmedi, 'Nas' diyerek, Yüce Allah’ın kelamının arkasına sığınmaya kalktı. O konuştukça kurun dalga boyu arttı. Ekonomide istikrar kalmadı. Bugün anlaşılıyor ki, Erdoğan bunları planlı, programlı yapmış. Millete tuzak kurmuş. Meğerse her konuşmasıyla millete 'gel, gel' yapıyormuş. Milletimiz geçtiğimiz haftadan bu yana, özenle hazırlanmış bir kumpasın kurbanıdır. Kabine toplantısından sonra Erdoğan çıktı, önce sermaye hareketlerine kısıtlama getirmeyeceğini, piyasa koşullarına bağlı kalacağını dünyaya taahhüt etti. Sonra TL mevduata ve faizine kur garantisi veren yeni bir mevduat türünü açıkladı. Böylece, milli paramız, dolara bağlandı."
Vatandaşın elindeki dövizi hızla bozdurmaya teşvik edildiğini belirten Öztrak, "Sonuçta 18 lira 33 kuruş olan dolar kuru, ertesi sabah, 11 lira 16 kuruşa kadar düştü. Bu operasyon içeriden haber alma imkânı olanlara, olağanüstü bir kazanç imkânı verdi" ifadelerini kullandı.
'Böyle bir yetkisi yok'
"Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Ve Katılma Hesaplarıyla ilgili açıklama yapıldıktan dört gün sonra uygulama esasları açıklandı. 8 maddelik bu açıklamanın yasal dayanağı da, hukuki değeri de yok. Ama bu kâğıtla Hazine yükümlülük altına sokuluyor. Bakanlık devletin Hazinesini böyle bir yükümlülüğün altına sokmak için TBMM'den yetki aldı mı? Almadı. Bu kâğıda dayanarak işlem yapacak bürokratların sorumluluğu olur. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcıları da dâhil, tüm bürokratlara, bu kâğıtta yazan işlemlere imza atmadan önce, bir değil bin defa düşünmelerini tavsiye ederiz.Hazine’nin böyle bir yetkisi de yoktur." Alıntıdır.

Geçen süreçte enflasyon, kur ve faiz politikasına yönelik iktidar kanadından yapılan açıklamaları anımsatan Öztrak, şöyle devam etti:
"Erdoğan esnek kur rejiminde TL'yi 3 ayda yüzde 55 devalüe etti. Dünya iktisat tarihine geçecek bir skandala imza attı. Bundan kim kârlı çıktı? Milli paramız hızla pul olurken, Erdoğan bu gidişata 'Rekabetçi kur', 'Çin işi Japon işi' kılıfları geçirmeye çalışıyordu. Yetmedi, 'Nas' diyerek, Yüce Allah’ın kelamının arkasına sığınmaya kalktı. O konuştukça kurun dalga boyu arttı. Ekonomide istikrar kalmadı. Bugün anlaşılıyor ki, Erdoğan bunları planlı, programlı yapmış. Millete tuzak kurmuş. Meğerse her konuşmasıyla millete 'gel, gel' yapıyormuş. Milletimiz geçtiğimiz haftadan bu yana, özenle hazırlanmış bir kumpasın kurbanıdır. Kabine toplantısından sonra Erdoğan çıktı, önce sermaye hareketlerine kısıtlama getirmeyeceğini, piyasa koşullarına bağlı kalacağını dünyaya taahhüt etti. Sonra TL mevduata ve faizine kur garantisi veren yeni bir mevduat türünü açıkladı. Böylece, milli paramız, dolara bağlandı."
Vatandaşın elindeki dövizi hızla bozdurmaya teşvik edildiğini belirten Öztrak, "Sonuçta 18 lira 33 kuruş olan dolar kuru, ertesi sabah, 11 lira 16 kuruşa kadar düştü. Bu operasyon içeriden haber alma imkânı olanlara, olağanüstü bir kazanç imkânı verdi" ifadelerini kullandı.
'Böyle bir yetkisi yok'
"Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Ve Katılma Hesaplarıyla ilgili açıklama yapıldıktan dört gün sonra uygulama esasları açıklandı. 8 maddelik bu açıklamanın yasal dayanağı da, hukuki değeri de yok. Ama bu kâğıtla Hazine yükümlülük altına sokuluyor. Bakanlık devletin Hazinesini böyle bir yükümlülüğün altına sokmak için TBMM'den yetki aldı mı? Almadı. Bu kâğıda dayanarak işlem yapacak bürokratların sorumluluğu olur. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcıları da dâhil, tüm bürokratlara, bu kâğıtta yazan işlemlere imza atmadan önce, bir değil bin defa düşünmelerini tavsiye ederiz.Hazine’nin böyle bir yetkisi de yoktur." Alıntıdır.