Doktor olan peygamber efendimiz kimdir ?

Gece

New member
Doktor Olan Peygamber Efendimiz Kimdir? Işığın Şifası Üzerine Bir Hikâye

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle sıradan bir bilgi paylaşımı değil, kalpten kalbe geçen bir hikâye paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen bir konuyu anlamanın yolu sadece okumaktan değil, hissetmekten geçer. “Doktor olan peygamber efendimiz kimdir?” sorusunu duyduğumda aklıma kitap sayfalarından çok, insanın içindeki şifa arayışı geldi. Bu hikâye, o arayışın içinden doğdu.

Bir Köyün Sessizliği ve Sorgulayan Genç

Küçük bir Anadolu köyünde, kışın en soğuk günlerinden birinde, genç bir adam köy meydanındaki çay ocağında oturuyordu. Adı Yusuf’tu. Akıllı, meraklı ve her şeyin nedenini sorgulayan bir delikanlıydı. Köyde herkes onu sever ama “fazla soru sorar” diye biraz çekinirdi.

O gün de, babasının hastalığı yüzünden doktor arayışına çıkmıştı. Fakat köyün çevresinde ne doktor vardı ne de kolayca ulaşabileceği bir hastane.

Yaşlı köy imamı, soba başında sessizce çayını yudumlarken Yusuf’a döndü:

“Evladım,” dedi, “Sen hiç ‘doktor olan peygamber efendimiz’ kimdir diye duydun mu?”

Yusuf kaşlarını çattı. “Peygamber mi doktor olur hocam?”

İmam tebessüm etti. “Elbette olur evladım. Ama o doktorun ilacı ne kan tahlilinde ne de eczanede bulunur.”

Doktor Olan Peygamber: İsa Aleyhisselam’ın Hikmeti

İmam anlatmaya başladı.

“Doktor olan peygamber, İsa Aleyhisselam’dır. Onun mucizesi sadece sözle değil, şifayla gelmiştir. Körü görür kılar, cüzzamlıyı iyileştirir, ölüye can verir… ama tüm bunları, Allah’ın izniyle yapardı.”

Yusuf dikkatle dinledi. Çünkü imamın sesi, sobanın çıtırtılarıyla birleşip kalbine dokunuyordu.

“İsa Peygamber’in doktorluğu,” dedi imam, “elindeki şifadan değil, yüreğindeki merhamettendir. O insanın yarasını görür, acısını hisseder, ama asıl tedaviyi kalbine verirdi.”

Yusuf o anda düşündü: “Demek ki gerçek doktor, sadece bedeni değil, ruhu da iyileştiren kişidir.”

Bir Yolculuk Başlar: Bilginin ve İnancın Arasında

Ertesi sabah Yusuf, hasta babası için ilçe merkezine doğru yola çıktı. Yanında komşularından Zehra da vardı. Zehra köyün en yardımsever kadınıydı; sakin, merhametli, ama içi güçlü bir kadındı.

Yusuf yolda düşüncelerini paylaştı:

“Zehra abla, sence İsa Peygamber neden şifa vermiş insanlara? Diğer peygamberler sözle anlatırken, o dokunarak anlatmış.”

Zehra gülümsedi:

“Belki de bazı kalpler, sözü değil, dokunuşu duyar Yusuf. Kadınlar bazen böyle hisseder; bir bakış, bir temas, bir dua… hepsi bir ilacın yerini tutabilir. Biz insanlar, şifayı sadece ilaçta arıyoruz ama bazen o, bir merhamet cümlesinin içindedir.”

Yusuf başını salladı. “Yani sen diyorsun ki, İsa’nın doktorluğu elinden değil, gönlünden geliyordu.”

“Evet,” dedi Zehra, “çünkü o insanın içini görüyordu. Tıpkı bir annenin çocuğunun ateşini alnına dokunarak anlaması gibi.”

Şehrin Hastanesi ve Modern Doktorlar

İlçeye vardıklarında kalabalık bir hastane koridorunda sıraya girdiler. Herkesin elinde bir dosya, gözünde bir umut vardı. Modern çağın mucizeleriyle dolu bir binada, insanlar hâlâ bir “dokunulma” eksikliği yaşıyor gibiydi.

Yusuf içinden geçirdi: “Buradaki doktorlar da İsa gibi şifa dağıtıyor ama farkında olmadan ruhları tükeniyor.”

Sırada yaşlı bir adam, cebinden kırık bir fotoğraf çıkardı. “Bu fotoğrafı İsa Peygamber’in hikmetine inanarak saklıyorum,” dedi.

“Ne alakası var?” diye sordu Yusuf.

“Her defasında oğlumun hastalığında dua ederim,” dedi adam, “çünkü o da bir doktor. Derim ki: Oğlum elinle değil, kalbinle tedavi et.”

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Empatisi

Hastanede geçen uzun saatler, Yusuf’un zihninde iki farklı dünyanın kapısını araladı.

Bir yanda erkeklerin stratejik ve çözüm odaklı bakışı vardı:

“Ne eksik? Hangi test yapılmalı? Ne kadar sürede sonuç alınır?”

Bu yaklaşım, bilginin, mantığın ve sistemli düşüncenin gücünü temsil ediyordu.

Ama diğer yanda kadınların empatik ve ilişkisel yaklaşımı vardı:

“Hasta nasıl hissediyor? Ailesi yanında mı? Yalnız mı?”

Zehra, Yusuf’un babasının elini tutarken “Senin iyileşmen sadece ilaçla olmaz, dua da lazım” dediğinde, Yusuf bunun farkına vardı:

Gerçek şifa, akıl ile kalbin buluştuğu yerde başlıyordu.

İsa Peygamber’in Doktorluğu: Zamanlar Arasında Bir Aynalık

Akşamüstü hastane çıkışında güneş batıyordu. Yusuf babasının ilaçlarını almış, içi biraz rahatlamıştı.

Bir bankta oturup imamın sözlerini hatırladı: “İsa Peygamber, Allah’ın izniyle ölüye can verirdi.”

Yusuf düşündü: “Belki biz bugün kimseye can veremeyiz ama birine umut verebiliriz. Bu da bir çeşit can vermek değil midir?”

O anda Zehra, yanındaki çocuklara su dağıtıyordu. Bir küçük kızın teşekkür edişi, Yusuf’un içini ısıttı.

Belki İsa’nın doktorluğu buydu: Birinin karanlığına bir damla ışık bırakmak.

Köye Dönüş ve Şifanın Anlamı

Bir hafta sonra Yusuf’un babası iyileşmeye başladı. İmam cami avlusunda onları görünce tebessüm etti.

“Gördün mü evladım,” dedi, “her şey bir hikmettir. Sen sadece ilaç değil, şefkat de götürdün babana.”

Yusuf gülümsedi: “Hocam, sanırım şimdi anladım. İsa Peygamber’in doktorluğu, kalpleri diriltmekti. İnsanlara yeniden inanma gücü vermekti.”

İmam başını salladı. “Evet evladım. O yüzden her doktor biraz İsa’dır; her anne biraz şifadır; her dua biraz ilaçtır.”

Forumdaşlara Sorular: Sizdeki Şifa Ne?

Forumdaşlar,

Bu hikâyeyi okurken siz neleri hissettiniz?

- Sizce “doktorluk” sadece bir meslek midir, yoksa bir merhamet biçimi mi?

- Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların empatik yaklaşımları bu şifa anlayışını nasıl zenginleştiriyor?

- Günümüzde tıbbın yanında, insanın iç dünyasını iyileştiren başka hangi yollar var sizce?

Yorumlarınızı, kendi hikâyelerinizi, belki de içinizdeki küçük “doktor”u paylaşın.

Çünkü bazen bir cümle, bir dua, bir sıcak tebessüm… bin ilacın yapamadığını yapar.

Sonuç: Şifanın Işığı Bizde

“Doktor olan peygamber efendimiz kimdir?” sorusunun cevabı belki İsa Aleyhisselam’dır, ama onun taşıdığı anlam zamana sığmaz.

Gerçek şifa, iyileştirme niyetinde saklıdır.

Ve kim bilir — belki de hepimiz, birine iyi geldiğimiz anda, kendi içimizdeki küçük bir “İsa”yı yaşatıyoruzdur.

Kısacası, şifa ararken unutmamak gerekir:

Bazen ilacın adı “merhamet”, reçetenin dili “dua”, doktorun adı ise “insanlık”tır.
 
Üst