Bilgi
New member
Ev Sahibi 200 Zam Yapabilir mi? – Bir Kira Artışı Meselesinden Toplumsal Adalet Tartışmasına
Selam forumdaşlar
Bugün biraz dertli, biraz da düşünceli bir konuyla karşınızdayım: “Ev sahibi 200 zam yapabilir mi?” Evet, kulağa yalnızca ekonomik bir mesele gibi geliyor ama aslında bu soru, toplumsal adaletten cinsiyet rollerine, ekonomik eşitsizlikten empatiye kadar birçok dinamiği içinde barındırıyor.
Kira artışı artık sadece kira artışı değil; geçim adaleti, yaşam hakkı, sosyal dayanışma gibi kavramların tam ortasında duran bir mesele haline geldi. Bu forumda hep birlikte bu konuyu sadece “yüzde kaç zam yapılabilir” düzeyinde değil, biraz daha derinlemesine – insan hikâyeleri, toplumsal roller ve adalet duygusu üzerinden konuşalım istiyorum.
---
Yasal Gerçek: Ev Sahibi Gerçekten 200 Zam Yapabilir mi?
Önce işin teknik kısmını bir netleştirelim. Türkiye’de konut kira artış oranları, 2022’den itibaren geçici olarak yüzde 25’le sınırlandırılmış durumda (bu düzenleme hâlâ uzatılıyor). Yani bir ev sahibi keyfine göre “yüzde 200 zam istiyorum” diyemez.
Ama... yasa başka, hayat başka. Forumda hepimizin tanıdığı birileri vardır mutlaka:
“Ev sahibi, ‘ya çıkar ya da yüzde 200 zam yap’ dedi.”
İşte tam da bu noktada mesele, hukuktan çok güç dengeleri meselesine dönüşüyor. Çünkü herkesin elinde aynı güç kartı yok. Bazısı “tamam, taşınırım” diyebilir ama bazısı o evden çıkarsa başka bir ev tutamayacağını biliyor.
Yani sorun sadece “zam oranı” değil, barınma hakkının adaleti.
---
Kadınların Perspektifi: Empati, Güvenlik ve Sosyal Etki
Kadınlar için kira artışı meselesi yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda güvenlik ve yaşam alanı kontrolüyle ilgili bir konu.
Bir kadın forumdaş şöyle diyebilir:
> “Evim sadece dört duvar değil, kendimi güvende hissettiğim yer. Ev sahibim zam yapınca sadece paramı değil, huzurumu da kaybediyorum.”
Kadınlar genellikle bu konuda daha empatik bir yaklaşım sergiliyor. Komşularını, çocuklu aileleri, yaşlı kiracıları düşünüyorlar. “Ya herkes bu zammı ödeyemezse?” diye soruyorlar. Çünkü toplumsal adalet onlar için bireysel çıkarın ötesinde bir mesele.
Bu yaklaşım, aslında feminist ekonomi anlayışının da yansıması. Feminist iktisat, “ekonomik kararların insani boyutunu” önemser. Ev kiraları artarken kadınlar, bu artışın çocukların eğitimine, yaşlı bakımına, sosyal dayanışmaya etkisini düşünür.
Yani kadınlar için konu, “ne kadar zam?” değil;
“bu zam kime neye mal olacak?” sorusudur.
---
Erkeklerin Perspektifi: Analitik, Çözüm Odaklı ve Pratik Düşünce
Erkekler genellikle bu meseleyi daha stratejik ve veri temelli ele alıyorlar. Onlar için öncelikli sorular genellikle şöyle:
- “Yasal olarak ne kadar zam yapılabilir?”
- “Bu oranı aşarsa ne yapmalıyım?”
- “Emlak piyasası ne durumda, alternatif kiralar ne kadar?”
Bu yaklaşım da değerli çünkü çözüm arayışı barındırıyor. Erkek forumdaşlar genellikle “nasıl hakkımı korurum?” sorusuna odaklanıyorlar. Fakat burada bazen empati eksikliği de olabiliyor: “Ben çıkarım, başkası da çıkar.”
Ama herkesin o imkânı yok. İşte bu yüzden, analitik zihinle sosyal duyarlılığın birleşmesi gerekiyor.
Belki de erkek forumdaşlar çözüm odaklı düşünürken, kadın forumdaşlar bu çözümün sosyal etkilerini hatırlatmalı. Çünkü adalet sadece kanunda değil, dayanışmada da yaşar.
---
Çeşitlilik ve Sınıfsal Gerçek: Aynı Kentte Farklı Dünyalar
Bir şehirde yaşayan herkes aynı ekonomik evrende bulunmuyor. Kimi için 200 zam “kahve parası”yken, kimi için “hayatın sonu” anlamına gelebiliyor.
Bu noktada mesele çeşitlilik — hem sınıfsal hem kültürel.
Göçmenler, düşük gelirli aileler, genç kiracılar, yalnız yaşayan kadınlar, yaşlı emekliler… Her biri aynı sistemin içinde farklı mücadeleler veriyor.
Sosyal adalet, bu farklı seslerin duyulmasıyla başlar.
Belki de ev sahipliği sisteminin kendisini sorgulamanın zamanı gelmiştir:
Bir toplumda barınma bir yatırım aracına mı dönüşmeli, yoksa temel bir hak mı olmalı?
---
Sosyal Adalet Perspektifi: Mesele Paradan Fazlası
Ev sahibi–kiracı ilişkisi, aslında güç ve güven ilişkisi. Ev sahibi “benim malım” derken, kiracı “benim hayatım” diyor. Bu iki cümle arasında kalan çatlakta, binlerce insanın hikâyesi var.
Sosyal adalet bakış açısıyla baktığımızda, birinin konut üzerinden zenginleşmesi, diğerinin temel yaşam hakkını kaybetmesi anlamına gelmemeli.
Barınma hakkı, bir toplumun adalet terazisinin en hassas kefesidir.
Toplumsal adalet perspektifinden şu sorulara bakabiliriz:
- Barınma hakkı neden piyasa koşullarına bırakılıyor?
- Devlet, gerçekten herkesin adil biçimde yaşayabileceği politikalar üretiyor mu?
- Toplum olarak birbirimizin yaşam hakkını ne kadar önemsiyoruz?
---
Forumda Tartışalım: Empati mi, Strateji mi, Dayanışma mı?
Şimdi sevgili forumdaşlar, sözü size bırakmak istiyorum.
Bu meselede herkesin farklı bir noktadan yaklaştığını biliyorum.
Kadın forumdaşlara sormak isterim: Bu zam meselesi sizce sadece para mı, yoksa huzur ve güvenlikle de ilgili mi?
Erkek forumdaşlar, sizce sistemsel bir çözüm mümkün mü, yoksa bireysel stratejiler mi işe yarar?
Belki de çözüm, tam da bu iki yaklaşımın birleşiminde yatıyor:
Empatinin sıcaklığı + Analizin netliği = Gerçek adalet.
---
Sonuç: 200 Zamdan Daha Fazlası – Bir Toplum Aynası
“Ev sahibi 200 zam yapabilir mi?” sorusu aslında, “Biz nasıl bir toplumuz?” sorusuna açılan bir kapı.
Bir tarafı kazanç, diğer tarafı hayatta kalma mücadelesi.
Ama unutmayalım: Toplumlar, yalnızca yasalarla değil, vicdanla da yönetilir.
Kira artışları sadece ekonominin değil, insanlığın nabzını tutar.
Belki de çözüm, rakamlarda değil, dayanışmada; bireysel kararlarda değil, ortak vicdanda gizlidir.
Peki sizce forumdaşlar, bu kadar büyük bir dengesizlikte “adil” bir denge mümkün mü?
Yoksa adalet, sadece iyi niyetli insanların ortak hayali mi kaldı?
Selam forumdaşlar

Bugün biraz dertli, biraz da düşünceli bir konuyla karşınızdayım: “Ev sahibi 200 zam yapabilir mi?” Evet, kulağa yalnızca ekonomik bir mesele gibi geliyor ama aslında bu soru, toplumsal adaletten cinsiyet rollerine, ekonomik eşitsizlikten empatiye kadar birçok dinamiği içinde barındırıyor.
Kira artışı artık sadece kira artışı değil; geçim adaleti, yaşam hakkı, sosyal dayanışma gibi kavramların tam ortasında duran bir mesele haline geldi. Bu forumda hep birlikte bu konuyu sadece “yüzde kaç zam yapılabilir” düzeyinde değil, biraz daha derinlemesine – insan hikâyeleri, toplumsal roller ve adalet duygusu üzerinden konuşalım istiyorum.
---
Yasal Gerçek: Ev Sahibi Gerçekten 200 Zam Yapabilir mi?
Önce işin teknik kısmını bir netleştirelim. Türkiye’de konut kira artış oranları, 2022’den itibaren geçici olarak yüzde 25’le sınırlandırılmış durumda (bu düzenleme hâlâ uzatılıyor). Yani bir ev sahibi keyfine göre “yüzde 200 zam istiyorum” diyemez.
Ama... yasa başka, hayat başka. Forumda hepimizin tanıdığı birileri vardır mutlaka:
“Ev sahibi, ‘ya çıkar ya da yüzde 200 zam yap’ dedi.”
İşte tam da bu noktada mesele, hukuktan çok güç dengeleri meselesine dönüşüyor. Çünkü herkesin elinde aynı güç kartı yok. Bazısı “tamam, taşınırım” diyebilir ama bazısı o evden çıkarsa başka bir ev tutamayacağını biliyor.
Yani sorun sadece “zam oranı” değil, barınma hakkının adaleti.
---
Kadınların Perspektifi: Empati, Güvenlik ve Sosyal Etki
Kadınlar için kira artışı meselesi yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda güvenlik ve yaşam alanı kontrolüyle ilgili bir konu.
Bir kadın forumdaş şöyle diyebilir:
> “Evim sadece dört duvar değil, kendimi güvende hissettiğim yer. Ev sahibim zam yapınca sadece paramı değil, huzurumu da kaybediyorum.”
Kadınlar genellikle bu konuda daha empatik bir yaklaşım sergiliyor. Komşularını, çocuklu aileleri, yaşlı kiracıları düşünüyorlar. “Ya herkes bu zammı ödeyemezse?” diye soruyorlar. Çünkü toplumsal adalet onlar için bireysel çıkarın ötesinde bir mesele.
Bu yaklaşım, aslında feminist ekonomi anlayışının da yansıması. Feminist iktisat, “ekonomik kararların insani boyutunu” önemser. Ev kiraları artarken kadınlar, bu artışın çocukların eğitimine, yaşlı bakımına, sosyal dayanışmaya etkisini düşünür.
Yani kadınlar için konu, “ne kadar zam?” değil;
“bu zam kime neye mal olacak?” sorusudur.
---
Erkeklerin Perspektifi: Analitik, Çözüm Odaklı ve Pratik Düşünce
Erkekler genellikle bu meseleyi daha stratejik ve veri temelli ele alıyorlar. Onlar için öncelikli sorular genellikle şöyle:
- “Yasal olarak ne kadar zam yapılabilir?”
- “Bu oranı aşarsa ne yapmalıyım?”
- “Emlak piyasası ne durumda, alternatif kiralar ne kadar?”
Bu yaklaşım da değerli çünkü çözüm arayışı barındırıyor. Erkek forumdaşlar genellikle “nasıl hakkımı korurum?” sorusuna odaklanıyorlar. Fakat burada bazen empati eksikliği de olabiliyor: “Ben çıkarım, başkası da çıkar.”
Ama herkesin o imkânı yok. İşte bu yüzden, analitik zihinle sosyal duyarlılığın birleşmesi gerekiyor.
Belki de erkek forumdaşlar çözüm odaklı düşünürken, kadın forumdaşlar bu çözümün sosyal etkilerini hatırlatmalı. Çünkü adalet sadece kanunda değil, dayanışmada da yaşar.
---
Çeşitlilik ve Sınıfsal Gerçek: Aynı Kentte Farklı Dünyalar
Bir şehirde yaşayan herkes aynı ekonomik evrende bulunmuyor. Kimi için 200 zam “kahve parası”yken, kimi için “hayatın sonu” anlamına gelebiliyor.
Bu noktada mesele çeşitlilik — hem sınıfsal hem kültürel.
Göçmenler, düşük gelirli aileler, genç kiracılar, yalnız yaşayan kadınlar, yaşlı emekliler… Her biri aynı sistemin içinde farklı mücadeleler veriyor.
Sosyal adalet, bu farklı seslerin duyulmasıyla başlar.
Belki de ev sahipliği sisteminin kendisini sorgulamanın zamanı gelmiştir:
Bir toplumda barınma bir yatırım aracına mı dönüşmeli, yoksa temel bir hak mı olmalı?
---
Sosyal Adalet Perspektifi: Mesele Paradan Fazlası
Ev sahibi–kiracı ilişkisi, aslında güç ve güven ilişkisi. Ev sahibi “benim malım” derken, kiracı “benim hayatım” diyor. Bu iki cümle arasında kalan çatlakta, binlerce insanın hikâyesi var.
Sosyal adalet bakış açısıyla baktığımızda, birinin konut üzerinden zenginleşmesi, diğerinin temel yaşam hakkını kaybetmesi anlamına gelmemeli.
Barınma hakkı, bir toplumun adalet terazisinin en hassas kefesidir.
Toplumsal adalet perspektifinden şu sorulara bakabiliriz:
- Barınma hakkı neden piyasa koşullarına bırakılıyor?
- Devlet, gerçekten herkesin adil biçimde yaşayabileceği politikalar üretiyor mu?
- Toplum olarak birbirimizin yaşam hakkını ne kadar önemsiyoruz?
---
Forumda Tartışalım: Empati mi, Strateji mi, Dayanışma mı?
Şimdi sevgili forumdaşlar, sözü size bırakmak istiyorum.
Bu meselede herkesin farklı bir noktadan yaklaştığını biliyorum.
Kadın forumdaşlara sormak isterim: Bu zam meselesi sizce sadece para mı, yoksa huzur ve güvenlikle de ilgili mi?
Erkek forumdaşlar, sizce sistemsel bir çözüm mümkün mü, yoksa bireysel stratejiler mi işe yarar?
Belki de çözüm, tam da bu iki yaklaşımın birleşiminde yatıyor:
Empatinin sıcaklığı + Analizin netliği = Gerçek adalet.
---
Sonuç: 200 Zamdan Daha Fazlası – Bir Toplum Aynası
“Ev sahibi 200 zam yapabilir mi?” sorusu aslında, “Biz nasıl bir toplumuz?” sorusuna açılan bir kapı.
Bir tarafı kazanç, diğer tarafı hayatta kalma mücadelesi.
Ama unutmayalım: Toplumlar, yalnızca yasalarla değil, vicdanla da yönetilir.
Kira artışları sadece ekonominin değil, insanlığın nabzını tutar.
Belki de çözüm, rakamlarda değil, dayanışmada; bireysel kararlarda değil, ortak vicdanda gizlidir.
Peki sizce forumdaşlar, bu kadar büyük bir dengesizlikte “adil” bir denge mümkün mü?
Yoksa adalet, sadece iyi niyetli insanların ortak hayali mi kaldı?
