Hababam Sınıfı'nın Postal Rıza'sı Ercan Gezmiş: Halit Akçatepe kollarımda can verdi

yüzelli

New member
Hababam Sınıfı'nın Postal Rıza'sı Ercan Gezmiş: Halit Akçatepe kollarımda can verdi
Hababam Sınıfı'nın Postal Rıza'sı Ercan Gezmiş: Halit Akçatepe kollarımda can verdi

Henüz 17 yaşındayken 1975 yılının başlarında Halit Akçatepe'nin isteğiyle kendisini Hababam Sınıfı'nda bulan filmin Postal Rıza'sı Ercan Gezmiş (64) ile Hababam Sınıfı Müzesi'nde bir araya geldik. Filmde ayağının altını kaldırarak kopya vermesiyle bilinen Gezmiş, Akçatepe'nin tedavi sürecinde hep yanında olduğunu ve kollarında can verdiğini aktarıyor. Hababam filmlerinde oynayan 17 kişinin hayatta olduğunu söyleyen Gezmiş Hababam günlerini anlattı: Çekim zorluklarına rağmen o dönem filmlerin bir tadı ve lezzeti vardı. İnsanların birbirine karşı sevgisi, saygısı ve kardeşliği de çok farklıydı. (Batuhan DURMUŞ / [email protected])


Hababam ile yolunuz nasıl kesişti, seride hangi filmlerde rol aldınız?- 1975 yılının başlarında Hababam'a dahil oldum. Rahmetli Halit Akçatepe benim yakınım olurdu. Daha doğrusu rahmetli eniştemin dükkanının müşterisiydi. Bir gün alışverişe geldiğinde, "Bir film çekeceğiz ve bunda senin de oynamanı istiyorum" dedi. Ertesi gün beni Arzu Film'e çağırdı. İstiklal Caddesi'nde çağırdığı yere gittiğimde inanılmaz kalabalıktı. 17 yaşındaydım ve içeri girdiğimde karşımda Tarık Akan, Halit Akçatepe, Kemal Sunal, Adile Naşit, Kartal Tibet ve Ertem Eğilmez vardı. Halit ağabey beni Ertem Eğilmez'e götürdü yani bir nevi torpille ben de Hababam Sınıfı'na dahil olmuş oldum.

Peki hangi Hababam filmlerinde oynadınız, hepsinde var mıydınız?- Hababam Sınıfı altı tane çekildi. Ben ilk üç tanesinde oynadım, ilk üç filmi Ertem Eğilmez yönetmişti. Üçüncü filmin sonlarına doğru rahatsızlandı ve kötü hastalığa yakalandı. Ben de üçüncü film biter bitmez askere gittim. Benden sonra Kartal Tibet çekmeye başladı, kadrolarda değişiklikler oldu. Kızlar da dahil oldu. Zaten Hababam Sınıfı olarak hepimiz sizler de bizler de ilk üçünü biliriz. (Fotoğraf: Kemal Sunal ile Ercan Gezmiş)

Yeşilçam ve Hababam sonrası kariyeriniz nasıl ilerledi?- Askerden döndükten sonra özel televizyonda yeni kanallar açılmaya başladı. Bu kanallardan birine yapımcı olarak senaryo verdim. Yazar Burhan Felek'in, Vatandaş Ahmet Efendi kitabını senaryolaştırdım. Bir aile dizisiydi çok güzel bir izlenme aldık. Sonrasında arka arkaya açılan özel kanallarda yapımcı olarak dizi çektim.

Şu anda Hababam Sınıfı'ndan kaç kişi hayatta, onlarla görüşüyor musunuz?- 1975 yılında filmleri çektiğimiz günden bugüne 46 yıldır hiç birbirimizden kopmadık. Hatta teknoloji hayatımıza girdikten sonra kendi aramızda gruplarımızı kurduk, sürekli görüşüyoruz. Son dönemde çok yaprak dökümü oldu, şu anda Hababam filmlerinde oynayan 17 kişi hayattayız. Bu 17 kişiyle birlikte Türkiye'nin her yerinden davetler alıyoruz. Festivallere davet ediliyoruz, gittiğimiz her yerde söyleşiler yapıyoruz. Kalem Şakir (Bülent İğdiroğlu), Bozum Cahit (Cengiz Nezir), Dilaver Gür, Kikirik (Gazanfer Şener), Yakışıklı (Cafer Dere) ilk aklıma gelenler... Çoğunun karakteri yoktu, hatırladıklarım bunlar ama 17 kişi net onu çok iyi biliyorum.

Şener Şen, Halit Akçatepe, Tarık Akan ve Kemal Sunal gibi ustalarla filmlerden sonra görüştünüz mü?- Kemal Sunal ile aynı sokakta oturuyorduk, sürekli görüşüyorduk. Halit ağabey kollarımda can verdi. Kendisi vefat etmeden iki sene önce bir programda beyin kanaması geçirmişti. İki yıl tedavi gördü ve sürekli yanındaydım. Tarık Akan'la da görüştük fakat Şener Şen ile film bittikten sonra bir araya gelmemiz kısmet olmadı. Onun kendi tercihiydi. Bir kırgınlığımız yok Şener ağabey biraz toplumdan uzaktır.(Fotoğraf: Halit Akçatepe ile Ercan Gezmiş)

O yıllarda olup, bu yıllarda olmayan nedir, neden çoğunlukla geçmiş yıllara özlem duyuyoruz?- O zamanki filmlerin bir tadı bir lezzeti vardı. Bir de çekim zorlukları vardı. İnsanların birbirine karşı sevgisi, saygısı ve kardeşliği de çok farklıydı. Bunlar o filmlere yansımış ve rastgelmiştir. Biz o dönemlerde bakır bir cezvede kor ateşte ağır ağır kaynayan bir Türk kahvesi lezzetindeydik. Bugünlerdeki makine kahvesi lezzetinde asla olamayız çünkü biz Hababam sınıfıyız. (Fotoğraf: Adile Naşit ile Ercan Gezmiş)

Sizin döneminizde günümüze kıyasladığımızda oyunculara ödenen paralar nasıldı, hayatınızı kurtarabilecek rahatlatabilecek kadar kazanç sağladınız mı?- Bizler haftalık alıyorduk. 20 lira, 30 lira, 50 lira... Ama starlar da yüksek paralar almıyordu. Filmciler filmleri alır ve yapımcılara senet verirlerdi. Yapımcılar o senetleri kırdırarak star oyunculara ödeme yaparlardı ama bugünün fiyatları asla yoktu. Artı olarak Türkiye'de o günden bugüne bir telif yasası yapılamadı. Maalesef bütün filmlerimiz her yerde oynuyor herkes para kazanıyor biz kazanmıyoruz. Telif hakkının muhakkak çıkması gerekiyor çünkü biz bu işlere emek verdik.

Hababam'dan sonra hayatınızda neler değişti?- Her şeyden evvel bu filmlerin oyuncusu olmaktan onur duyuyorum. Şu yaşıma gelmiş olmama rağmen halen insanların sevgilerini ve saygılarını görüyorum. Gittiğimiz her şehirdeki sevgi ve saygı bizleri ayakta tutuyor. İnanılmaz bir sevgi... Hayatımda ne değişti? Tanınmış olduk, işlerimiz güçlerimiz yaptırmak istediklerimiz Hababam sınıfı öğrencisi olduğumuz için daha kolaylaştı. Bizler de o günkü saygımızı, terbiyemizi insanlara karşı hiç yitirmedik.

Yeni Hababam'lar neden aynı etkiyi yaratamadı?- Asla kötülemem çünkü orada da bir emek var. Ama onlarda bir Münir Özkul yok, bir Adile Naşit yok, bir Kemal Sunal bir Tarık Akan yok... Bu sorunun tam cevabı bu!Yeniden çekilen serilerde örneğin Halit Akçatepe'ye rol verilmişti. Size veya arkadaş grubunuzdan kimseye bu filmler için teklifler geldi mi?- Teklif geldi biz kabul etmedik. Az evvel bakır cezvede ağır ağır kaynayan kahve örneği verdim. Hababam bir yapıt, Hababam bir eser bizler o eserlerin birer parçasıyız. Biz o tatla hayatımızı devam ettiriyoruz.

Postal Rıza karakteri nasıl ortaya çıktı, bu rolü oynamasaydınız hangi karakter olmak isterdiniz? - Postal Rıza olmaktan çok mutluyum. Ben bu karakterle tanındım, ayakkabının altından kopya veriyordum. Kitapta çoğu tiplemeler yok. Kitabı film çekilmeden rahmetli Ertem Eğilmez ve ekibi senaryolaştırmışlar ve oraya Postal Rıza'yı da koymuşlar. Bana da bu rol düştü. Arama motorlarına bile karakterimi yazınca en başta çıkıyor... Postal Rıza olmasaydım yine Postal Rıza olurdum... (Fotoğraf: Tarık Akan ile Ercan Gezmiş)

Şu anda neler yapıyorsunuz, maddi/manevi hayatınızı nasıl idame ettiriyorsunuz?- Hababam sınıfı sonrası televizyonlarda yaptığım dizi filmlerden bir takım birikimlerde bulundum. Aynı zamanda emekliyim. Şu anda normal bir insanın yaşadığı hayatı yaşıyorum. Web üzerinden bir de radyom var. Mutlu bir hayatı devam ettiriyorum Allah sağlık verdiği sürece.

Hababam Sınıfı Müzesi'nin kurulum aşamasını ve şu anda ne durumda olduğu hakkında da bilgi verir misiniz?- 2006 yılında burayı müze haline getirmek için devlet yetkilileriyle görüştüm. Filmden çok değerli arkadaşım Mehmet Çatay ile birlikte bu müzeyi hazırladık. İlk açtığımız zaman Tarık Akan, Halit Akçatepe, Münir Özkul ve Adile Naşit'in birebir balmumu heykelleri vardı ama yoğun ilgiden dolayı zarar gördüler. Bu kış yeniden bir toplantı yaparak müzeyi yenileceğiz. Bir Hababam sınıfı müzesi de Antalya Kepez'de var. İki müzemiz var biri İstanbul Koşuyolu'nda filmin çekildiği yerde diğeri Kepez'de.

Filmde kullanılan kostümler nerede, müzeler ücretli mi?- Kostümleri saklayamadık... Zaten kıyafetlerin hepsi bizlerin şahsi kıyafetleriydi. Şimdi olduğu gibi sponsor bulunarak kullanılan kıyafetler asla değildi. Bize "Yarın sen bir kazak bir pantolon ile gel" deniyordu o şekilde giyinip geliyorduk. O kostümler zaman içinde kayboldu gitti. Müzenin ücreti çok cüzi ve müzenin bakımı için 5 TL. Kepez'deki ise ücretsiz. Buradan bütün Hababamsever dostlara saygılarımı, sevgilerimi ve hürmetlerimi yolluyorum.
Alıntıdır
 
Üst