Hande Doğandemir'in ve Kutsi'nin başrolde olduğu Annemizi Saklarken oyuncu kadrosu (Annemizi Saklarken'de kim kimdir?)

yüzelli

New member
Hande Doğandemir'in ve Kutsi'nin başrolde olduğu Annemizi Saklarken oyuncu kadrosu (Annemizi Saklarken'de kim kimdir?)
Hande Doğandemir'in ve Kutsi'nin başrolde olduğu Annemizi Saklarken oyuncu kadrosu (Annemizi Saklarken'de kim kimdir?)

Star TV'nin yeni dizisi Hande Doğandemir'in ve Kutsi'nin başrollerini paylaştığı Annemizi Saklarken henüz çocuk sayılacak yaşta ilk bebeğini kucağına alan Handan’ın Dündar ve ailesiyle tanıştıktan sonra değişen hayatı anlatılıyor. Peki dizisinin oyuncu kadrosunda hangi isimler var, kim hangi karaktere hayat veriyor? İşte ayrıntılarla Annemizi Saklarken...


Yapımcılığını Ojo Pictures’ın üstlendiği “Annemizi Saklarken”in yönetmen koltuğunda Barış Yöş oturuyor. Dizinin öykü ve senaryosunu ise Sırma Yanık kaleme alıyor. Kutsi’nin ‘Dündar’, Hande Doğandemir’in ‘Handan’ karakterini canlandıracağı ‘Annemizi Saklarken’, herkesi ekran başına kilitleyecek. Bölüm Konusu; Geçmişindeki ağır travmalara rağmen, inadına hayat dolu bir kadın olan Handan, en büyük hayali daha rahat bir hayata kavuşmak olan, üç çocuklu genç bir annedir. Handan, hayallerine kavuşmasının tek yolunun doğru bir evlilik yapmaktan geçtiğine inanır. Bu yolda en büyün engeli ise, zengin koca adaylarının gözünü korkutan çocuklarıdır. Üç çocukla servet avcısı olmaktan umudunu kesen Handan’ın hayatı, yolunun Dündar ve Zerrin Demir çiftiyle kesişmesiyle değişir. ANNEMİZİ SAKLARKEN 1. BÖLÜM FRAGMANI (TIKLA İZLE)

DÜNDAR DEMİR – KUTSİ İş dünyasının parlak bir ismidir ama özel zevklerine olan tutkusu, başarıya olan tutkusuyla yarışır. Sadece çalışmayı ve kazanmayı değil, yaşamayı da çok sever. İstanbul cemiyetinde her zaman saygı, sevgi ve takdirle alkışlanan bir hayırsever. Cemiyet kadınları arasında da oldukça popüler. Karizması, nüktedan havası, rafine zevkleriyle estirdiği o Fransız havası, centilmenliği ve baktı mı insanın içine işleyen derin bakışlarıyla… Bir ikna dehası. Bir göz boyama ustası. Manipülasyon onun işi ve müthiş bir demagoji üstadı. Çocuklarını ise bütün kalbiyle, ölümüne sevdiğine inanıyor. Ve bir anlamda, gerçekten sever de. Bin narsistin aynayı sevmesi gibidir onun çocuklarını sevmesi. Kendisinin bir parçası olan çocuklarına dürtüsel bir düşkünlüğü vardır. Ama aslında göründüğü gibi biri midir?

HANDAN BULUT – HANDE DOĞANDEMİR Henüz 15’inde anne olmuş, dünün ‘’çocuk gelini’’, bugünün genç annesi Handan. 30’larını devirirken bile fiziksel olarak da, enerji olarak da üç çocuk annesi demeye bin şahit ister. Çocuklarını tabii ki çok seviyor. Ama Handan’ca seviyor. Bitmek tükenmek bilmez hayat enerjisiyle, genç olmaya, genç kalmaya doğmuş adeta. Çocuk gibi muzip, çocuk kadar korkusuz, temkinsiz, sabırsız. Masumiyeti kadar hinliği de çocuksu zira bir Handan Bulut atasözü der ki; nerede aptal olacağını biliyorsan, yeterince zekisindir! Narsistlik boyutunda kendine düşkün. Onunki inatlaşmak! Yaşayamadığı çocukluğuyla, kimsesizliğiyle inatlaşmak. Kader sayılanla, başına gelen her kötülükle, acısına gömüldüğü ihanet ve uğradığı bütün haksızlıklarla inatlaşmak. İşte bu inatla dört elle sarılacak büyük bir trajedinin ardından Dündar’ın altın tepside sunacağı yeni hayatına.

BARIŞ – ÖZGÜR FOSTER Çok iyi eğitim almış hırslı ve başarılı bir inşaat mühendisi olan Barış, hem Füsun’un kardeşi hem Bora’nın en yakın arkadaşı hem de Dem Yapı’daki pozisyonuyla, Demir ailesinin vazgeçilmezlerinden. Sevimli, şeytan tüylü, sempatik ve neşeli bir mizacı olan Barış, ilk bakışta kafasına hiçbir şey takmayan bir tip gibi gözükse de iç dünyasında hırslı ve rekabetçi bir karakter aslında. En büyük rakibi, en yakın arkadaşı ve ‘görece’ patronu olan Bora. Bora ateşse, Barış su; Bora’nın arkasını toplamak, orta yolu bulmak, Bora’nın yanındaki ılıman ve güvenilir iyi polis olmak zorunda. İkinci adamlık bunu gerektirir zira… Bu ikinci adamlık Barış’ın sadece egosunu değil, kalbini de kırmış zamanında. İşte bütün bu bileşenler yüzünden, Barış Bora’nın gölgesinde kalmaktan yorulmuş. Kendi iç dünyasında tuhaf bir denge kurup, Bora’nın gölgesinde kalmakla ilgili tüm negatif duygularını bastırmış ama kendi bile farkında olmasa da patlamaya hazır bir bomba.

BENAN DEMİR - HATİCE ASLAN Dündar’ın kardeşi Benan gerçek bir Demir Leydi… Onu yetiştiren anne ve babadan aldığı hayat öğretisi adeta genetik koduna işlemiş. Doğal yollardan gelişmiş liderlik özellikleri, kibir, mesafe ve soğukkanlılık sayesinde, damarında kimin kanı akarsa aksın safkan bir Demir o. Aradaki mesafeye rağmen Dem Yapı’daki yetkileri de hisseleri de gücünü koruyor. Şirket Benan’a göre güvenilir ellerde, bu yüzden o Fransa’da sahibi olduğu müzayede galerisi ile meşgul. Hayatı sanat ve antikalarla dolu. Geniş ve renkli sosyal çevresine rağmen özünde yalnız bir kadın Benan. Yarıda kalmış kırık bir aşk hikayesinin ardından kalben seçilmiş bir yalnızlık bu. Dışarıya nasıl bir resim verdiğini her zaman çok önemseyen Benan, görüntüde kusursuz bir kardeşlik bağına oynasa da iki kardeşin arasında gözle görülmez ve aşılamaz bir duvar var. Soğuk ve mesafeli mizacına rağmen sevdiklerine karşı ‘kendi janrında’ şefkatli, sahiplenici ve koruyucu bir karakter olan Benan, yeğenlerine çok düşkün. Bu düşkünlük ve kontrol manyaklığı Handan’ın hayatlarına girişi ve kıymetli soyadlarını almasıyla giderek çığırından çıkacak ve buz gibi Benan’dan ateş gibi yakıcı bir savaşçı doğacak.

BORA DEMİR- ERDEM KAYNARCA Dündar ve Zerrin’in ilk ve tek erkek çocukları Bora. Karizmasını ve azmini babasından, yakışıklılığını annesinin güzelliğinden, ketumluğunu annesinin yaşattıklarından almış. Annesinin hastalığının gölgesinde büyüyen Bora’nın karakteri de kaçınılmaz olarak bu ağır gölgenin altında şekillenmiş. İlk bakışta, uzak, soğuk ve biraz da kibirli bir kara kutu gibi görünmesi bundan. Küçük yaşlardan beri evde kapalı kapıların ardında kopan fırtınayı dışarıya yansıtmamaya programlanarak büyüyünce, içini de dışarıya açmakta zorlanan, kapalı bir yapıya dönüşmüş. Duygu değil, mantık insanı Bora. Çok güçlü bir kişiliği var. Sanki asla kafası karışmaz, hiç kararsız kalmaz, iki seçenek arasında öldürsen bocalamaz gibi bir netliği söz konusu hayatta. Her konuda seçici bir insan olduğu için, insanlarla ilgili yargıları çok keskin ve sert. İkinci şansa inanmıyor, onun için insanlar ve ilişkiler tek kurşunluk. İlişkilerinde tek amacı, kimseyle yüzeyden bir adım dahi olsa derine inmemek. Kimseye gelecek vaat etmemek, kimsenin kendisiyle ilgili hayallere kapılmasına fırsat vermemek.

BURCU- MERVE SEVİN Derya’nın en yakın arkadaşı. Sanat tarihi okumuş, hayata, insanlara, doğaya ve gündelik meselelere duyarlı, sade ve eğlenceli biri Burcu. Derya ağır sorumlulukları altında ezilirken, Burcu hayat tarzı ve kafa yapısıyla gençliğinin hakkını sonuna kadar veren tam bir üniversite öğrencisi. Derya’nın aksine hayatının ve gençliğinin tadını çıkarmaya odaklı, kaygısız, enerjik, anda yaşamayı seven çılgın bir ruh. Bütün farklılıklarına rağmen dostlukları hakiki ve güçlü. Galata’da bohem bir çatı katında ev arkadaşlarıyla kendi dünyasını kurmuş olan Burcu’nun yaşadığı hayat, içine doğduğu hayattan çok farklı. Dışarıdan en küçük bir ipucu vermese de, Burcu’nun memleketinde yaşayan son derece geleneksel ve muhafazakar bir ailesi var.

CAN Handan’ın annesine aşık küçük adamı. Özel ve farklı bir çocuk. En büyük hayali, babasının evlerine geri dönmesi.

DERYA GÜVEN – ECE YAŞAR Derya, Handan’ın dünyaya getirdiği ilk evlat, evin büyük çocuğu; küçük annesi. Derya’nın hayatı ise hiç sıradan değil.Hiç çocuk doğurmamış üç çocuk annesi; kardeşlerinin ve annesinin annesi.Erken yaşta ağır sorumluluklar altına girmek zorunda kalan herkes gibi yaşının üzerinde bir olgunluğu ve ağırlığı, nam – ı diğer ‘’sıkıcılığı’’ var Derya’nın. Mimarlık son sınıf öğrencisi. Çalışkan, akıllı, pratik, kıvrak zekalı, tez canlı ve cevval bir tip. Tuttuğunu koparmadan bırakmayan, mücadeleci, inatçı tiplerden. Kimseye müdanası olmayan, Handan’ın deyimiyle ‘’pata küte’’; açık sözlü, net ve dediğim dedik bir kız. Zaman zaman kırıcı olabilecek kadar açık sözlü, ama neyse o işte. Evde fasulye ayıklarken aslında arkadaşları gibi ‘’partilemek’’ istediğini, en yakın kız arkadaşı gibi aşk ve aşk acısı arasında mekik dokumak istediğini o kadar uzun zamandır bastırıyor ki, artık bastırdığının farkında değil. Gençliğine güzelliğine rağmen, erkeklere, aşka, küçük masum flörtlere bile kapıları sıkı sıkı kapalı. Taa ki, kendi deyimiyle kalbine ateş karıncaları bastıran Bora’ya kadar.

ELA GÜVEN – DERYA PINAR AK Annesinin ablasını doğurduğu yaşta Ela. Ama Ela’nın elinde oyuncak bebeği değil, adeta vücudunun bir uzvu haline gelmiş olan telefonu var.. Ela da bütün şiddetiyle çocuklukla gençlik arasında savrulup duan tipik bir ergen. Sevdiklerini, hırçın da sevse tam sever, sevmediklerine ise kanlı bıçaklı düşman. İçten içe ailesine çok düşkün olsa da, dünyasının merkezi tabii ki sosyal çevresi, sosyal medyası, arkadaşları. En büyük zaafı dışarıdan nasıl gözüktüğü, insanların hakkında ne düşündüğü Ela, küçüklüğünden beri annesini taklit ediyor. Hali tavrı, üzerine yerleştirmeye çalıştığı o küçük kadın edaları, oturuşu kalkışı, giyimi kuşamı… Her şeyi daha abartılı, daha yüksek yaşayan Ela, annesinden de yüksek hırslara sahip ve bu durum başına işler açılmasına sebep olacak.

FÜSUN – YEŞİM CEREN BOZOĞLU Sadece güzel bir Nişantaşı kadını değil, çok daha fazlası. Zeki, donanımlı, tuttuğunu koparan hırslı bir kariyer kadını. Parlak bir eğitim almış, şahane bir kariyer yapmış, ikonik tarzı ve ses getiren projeleri ile başarılı bir PR kraliçesi. İş hayatındaki iş bitiriciliğini özel hayatında sosyal ilişkilerinde de kullanan, yüzünde birden çok maske taşıyan ve istediğine istediği yüzünü gösteren bir kadın. Anne ve babasını talihsiz ve beklenmedik bir helikopter kazasında kaybetmiş – çok sonra bu kazanın ardındaki gerçekleri öğrendiğinde dünyası yörüngesinden kayacak – Bu yüzden kardeşi Barış, Füsun için kardeşten öte, gözünde anne ve babasının mirası.Demir ailesinin hayatında çok önemli bir yerde Füsun. Kardeşi Barış’ın Dem Yapı’daki güçlü pozisyonu bir yana, Zerrin’le olan liseli kızları aratmayan sıkı dostluğu ve bu dostluğun gölgesinde karanlık bir sırrı var.

MELEK – GÜNGÖR BAYRAK Evin kahyası; bir kahyadan çok daha fazlası. Güler yüzlü, itaatkar, sadık ve çalışkan bir emekçi maskesinin arkasında ağır bir geçmişi saklayan, sırlarla dolu bir kadın Melek. Demir ailesinin hayatına, anne ve baba Demir’in ölümünden kısa bir süre sonra girmiş. O günden beri ailenin demirbaşı. İstediği zaman tatlı sert olsa da evi çekip çevirirken genel olarak otoriter bir tavır sergileyen Melek’in personel üzerinde mutlak bir ağırlığı var. Gelenek göreneklerine, eski adetlere bağlı bir kadın olan Melek kimsesiz bir kadın. Bayramlarda bile izin kullanmaması, doğum gününde bile telefonunun çalmaması bu yüzden. Sırları ortaya çıktıkça Melek için de işler değişecek.

PELİN Babasının küçük prensesi. Demir ailesinin en hassas ortak noktası. Yaşının çok üstünde travmalarla sınanmış

SELİN DEMİR – EZGİ GÖR Babasının prensesi, abisinin kıymetlisi, küçük kız kardeşinin idolü Selin. Ağzında gümüş kaşıkla masal prenseslerinin yaşadığı toz pembe hayatı yaşamaya doğmuş… Selin’in kusursuza yakın hayatındaki tek kusur annesi. Rüyanın içindeki kabus gibi. Annesinin hastalığının tırmanma dönemi Selin’in çocukluk çağını tam göbeğinden vurmuş. Çocukluğunu da ergenliğini de annesinin deliliğine kurban vermiş Selin ve annesinden uzaklaştıkça babasına sokulmuş. Babasına herkesten ayrı, herkesten başka düşkün ama aslında Selin, ‘onun olan’ herkese, her şeye düşkün. Sevdikleri konusunda mülkiyetçi. Dışarıdan özgüveni yüksek bir genç kız gibi gözükse de, duygusal olarak son derece çıtkırıldım, alıngan ve pasif agresif. Bilinçaltında en büyük korkusu annesi gibi olmak. Bu korkunun tetiklediği öfkeyle annesine karşı her zaman daha tepkisel olan Selin tam bir ‘’babasının kızı’’…

SEVİL – İNCİNUR DAŞDEMİR Handan’ın çocukluk arkadaşı, yegane gerçek dostu, tek sırdaşı, can yoldaşı Sevil. Sıcak, samimi, içten, anaç ve sevgi dolu ama bir o kadar tuttuğunu koparan, ayakları yere sapasağlam basan mantıklı bir kadın. Deli dolu Handan’ın hayatında aklın, mantığın ve sağduyunun sesi. Gerçek bir kız kardeşlik onlarınki, abla olan da tabii ki Sevil. Sadece Handan’a değil, çocuklara da ablalık yapıyor. Kısa flörtler ve genelde dikiş tutturamadığı ilişkiler yaşasa da genelde hep yalnız bir kadın. Hayatında Handan ve çocuklarıyla, sahibi olduğu ve sanatını icra ettiği makyaj stüdyosu kadar kalıcı olan başka bir şey yok.

ZERRİN DEMİR – NİMET İYİGÜN Bir zamanlar, güzelliği ile fırtınalar estiren, yaşama sevinci dolu Zerrin… Gözlerinden hayat fışkıran… Duygusal, tutkulu, hassas, şefkatli, anaç, biraz naif, biraz kırılgan ama kriz anlarında bir o kadar dirayetli, güçlü bir irade… İşte Zerrin; Dündar’dan önceki Zerrin. Günümüzdeki zengin, mutsuz ve yorgun kadın ise Dündar’dan sonraki Zerrin. Nevrotik, ani ağlama krizleri ve şiddetli öfke patlamalarıyla savrulup duran, kıskanç, problemli, kırık dökük zor bir kadın. Rüya çift; zengin, güçlü, karizmatik iş adamı ve yanına çok yakışan güzeller güzeli karısı. Gerçek bir rüyayı yaşar Zerrin. Hem de öyle cicim ayları boyunca filan değil, yıllarca.. yıllarca yaşar.. Ve sonra bir gün, birden kabusuna uyanır.
Alıntıdır
 
Üst