“Kurum adlarını öğrenirken başlayan garip hikâyem”
Bir forum üyesi olarak içtenlikle paylaşmak isterim; geçen gün küçük yeğenim ödev yapıyordu. Öğretmeni “Kurum adları nelerdir, örnekler ver” demiş. Çocuk bana sordu, ben de düşündüm: Okul, hastane, belediye, üniversite… derken iş biraz hikâyeye döküldü. Gelin, bu ödevi bir aile toplantısında nasıl tartıştığımızı, erkeklerin stratejik, kadınların empatik bakış açılarıyla nasıl renklendiğini anlatayım.
---
Toplantının başlangıcı: “Kurum adı ne demek?”
Yeğenim masaya defterini koydu: “Amca, kurum adı ne demek?”
Dedim ki: “Kurum, topluma hizmet eden resmi ya da özel organizasyonların adı. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılayı, Devlet Hastanesi gibi.”
Çocuk not aldı ama bir süre sonra sıkıldı. O sırada aileden herkes sohbete dâhil oldu ve işte hikâye başladı.
---
Erkek karakter: Stratejik ve çözüm odaklı yaklaşım
Masada en stratejik tavrı her zamanki gibi eniştem takındı. “Bakın” dedi, “kurum adlarını üç kategoriye ayırabiliriz: devlet kurumları, özel kurumlar ve uluslararası kurumlar. Çocuğun kafası karışmaz, tablo yaparız.”
Ve sıraladı:
- Devlet kurumları: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sağlık Bakanlığı, Tapu Kadastro Müdürlüğü.
- Özel kurumlar: Koç Holding, Sabancı Üniversitesi, Acıbadem Hastaneleri.
- Uluslararası kurumlar: Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği.
Eniştemin bakışı tam anlamıyla “sistematik liste yap, problemi çöz” tarzındaydı. Onun için mesele, bilgiyi en kısa yoldan toparlayıp çocuğun ödevini bitirmekti.
---
Kadın karakter: Empatik ve ilişkisel yaklaşım
Ama hemen ardından halam söze girdi: “Tamam liste güzel ama çocuk anlamaz öyle kuru kuru. Ona hikâye gibi anlatmak lazım.”
Ve başladı örneklerle:
- “Hastane, dedenin geçen yıl tedavi olduğu yer. Orası bir kurum.”
- “Okul, senin her sabah gittiğin bina. Orada öğretmenlerin var, o da bir kurum.”
- “Kızılay, depremde yardım getiren ekip. Onlar da kurum.”
Halam, kurum adlarını sadece “isim” olarak değil, hayatla bağlantılı “anlam” olarak açıkladı. Çocuk, örnekleri kendi deneyimlerinden tanıyınca gözleri parladı.
---
Çocukların gözünden kurum adları
Yeğenim heyecanla araya girdi:
- “Peki futbol kulübü kurum mu?”
- “Evet, Beşiktaş Jimnastik Kulübü de bir kurum.”
- “Park kurum mu?”
- “Hayır, park kurum değil, ama belediye onu işletiyor. Belediye bir kurum.”
Böylece çocuk, “kurum” kavramını mekânla karıştırmadan öğrenmeye başladı.
---
Forum tarzı diyalog: Mizah ve samimiyet
O sırada sofrada gülüşmeler başladı. Kuzenim dedi ki:
- “Kurum deyince ben de deterjan markası sanıyordum küçükken.”
Bir diğeri:
- “Ben kuruma ‘yoğurdun üstündeki kaymak’ diye cevap vermişim zamanında.”
Böyle espriler, aileyi kahkahaya boğdu. Tam da forum ortamındaki mizahi yorumlar gibi.
---
Kurum adları: Bilimsel, sosyal ve kültürel açıdan örnekler
Oturup daha geniş bir liste yaptık, forum üyeleri için paylaşır gibi:
- Eğitim kurumları: Üniversite, ilkokul, Milli Eğitim Bakanlığı.
- Sağlık kurumları: Devlet Hastanesi, Eczaneler, Dünya Sağlık Örgütü.
- Güvenlik kurumları: Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, NATO.
- Kültür-sanat kurumları: Devlet Tiyatroları, Yunus Emre Enstitüsü, UNESCO.
- Yardım kuruluşları: Kızılay, AFAD, LÖSEV.
Bunların hepsi topluma farklı alanlarda hizmet veren kurum adlarıdır.
---
Erkek ve kadın bakış açılarının birleştiği an
Eniştem listeyi tablolaştırırken, halam örnekleri hikâyeleştirerek çocuğa anlattı. İkisi birleşince ortaya hem stratejik hem de empatik bir yöntem çıktı. Çocuk defterine hem tabloları çizdi hem de yanına hikâyeli açıklamaları ekledi. Yani erkeklerin çözüm odaklı disipliniyle, kadınların ilişkisel yaklaşımı birleştiğinde öğrenme çok daha kalıcı oldu.
---
Forumda tartışmayı canlı tutacak sorular
- Sizce çocuklara kurum adlarını listeyle mi, hikâyelerle mi öğretmek daha etkili?
- Erkeklerin stratejik yaklaşımı mı daha pratik, yoksa kadınların empatik anlatımı mı daha kalıcı?
- Günlük hayatımızda hangi kurum adı sizin için en çok anlam taşıyor? (Okul mu, hastane mi, belediye mi?)
- Uluslararası kurumlar, çocukların hayal dünyasında nasıl bir yer tutuyor?
---
Son söz: Kurum adları sadece isim değil, hayatın örgüsü
Kurum adlarını saymak kolay: TBMM, Kızılay, Emniyet, Hastane, Üniversite, UNESCO… Ama işin güzelliği, onların hayatımıza nasıl dokunduğunu hatırlamakta. Birinin stratejisiyle diğerinin empatisi birleşince, kuru bir ödev bile eğlenceli bir aile hikâyesine dönüşebiliyor.
Kurum adları sadece kelimeler değil, toplumun hafızasını taşıyan köprülerdir. Siz hangi kurum adını duyunca kendi hayatınızdan özel bir anıyı hatırlıyorsunuz?
Bir forum üyesi olarak içtenlikle paylaşmak isterim; geçen gün küçük yeğenim ödev yapıyordu. Öğretmeni “Kurum adları nelerdir, örnekler ver” demiş. Çocuk bana sordu, ben de düşündüm: Okul, hastane, belediye, üniversite… derken iş biraz hikâyeye döküldü. Gelin, bu ödevi bir aile toplantısında nasıl tartıştığımızı, erkeklerin stratejik, kadınların empatik bakış açılarıyla nasıl renklendiğini anlatayım.
---
Toplantının başlangıcı: “Kurum adı ne demek?”
Yeğenim masaya defterini koydu: “Amca, kurum adı ne demek?”
Dedim ki: “Kurum, topluma hizmet eden resmi ya da özel organizasyonların adı. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılayı, Devlet Hastanesi gibi.”
Çocuk not aldı ama bir süre sonra sıkıldı. O sırada aileden herkes sohbete dâhil oldu ve işte hikâye başladı.
---
Erkek karakter: Stratejik ve çözüm odaklı yaklaşım
Masada en stratejik tavrı her zamanki gibi eniştem takındı. “Bakın” dedi, “kurum adlarını üç kategoriye ayırabiliriz: devlet kurumları, özel kurumlar ve uluslararası kurumlar. Çocuğun kafası karışmaz, tablo yaparız.”
Ve sıraladı:
- Devlet kurumları: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sağlık Bakanlığı, Tapu Kadastro Müdürlüğü.
- Özel kurumlar: Koç Holding, Sabancı Üniversitesi, Acıbadem Hastaneleri.
- Uluslararası kurumlar: Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği.
Eniştemin bakışı tam anlamıyla “sistematik liste yap, problemi çöz” tarzındaydı. Onun için mesele, bilgiyi en kısa yoldan toparlayıp çocuğun ödevini bitirmekti.
---
Kadın karakter: Empatik ve ilişkisel yaklaşım
Ama hemen ardından halam söze girdi: “Tamam liste güzel ama çocuk anlamaz öyle kuru kuru. Ona hikâye gibi anlatmak lazım.”
Ve başladı örneklerle:
- “Hastane, dedenin geçen yıl tedavi olduğu yer. Orası bir kurum.”
- “Okul, senin her sabah gittiğin bina. Orada öğretmenlerin var, o da bir kurum.”
- “Kızılay, depremde yardım getiren ekip. Onlar da kurum.”
Halam, kurum adlarını sadece “isim” olarak değil, hayatla bağlantılı “anlam” olarak açıkladı. Çocuk, örnekleri kendi deneyimlerinden tanıyınca gözleri parladı.
---
Çocukların gözünden kurum adları
Yeğenim heyecanla araya girdi:
- “Peki futbol kulübü kurum mu?”
- “Evet, Beşiktaş Jimnastik Kulübü de bir kurum.”
- “Park kurum mu?”
- “Hayır, park kurum değil, ama belediye onu işletiyor. Belediye bir kurum.”
Böylece çocuk, “kurum” kavramını mekânla karıştırmadan öğrenmeye başladı.
---
Forum tarzı diyalog: Mizah ve samimiyet
O sırada sofrada gülüşmeler başladı. Kuzenim dedi ki:
- “Kurum deyince ben de deterjan markası sanıyordum küçükken.”
Bir diğeri:
- “Ben kuruma ‘yoğurdun üstündeki kaymak’ diye cevap vermişim zamanında.”
Böyle espriler, aileyi kahkahaya boğdu. Tam da forum ortamındaki mizahi yorumlar gibi.
---
Kurum adları: Bilimsel, sosyal ve kültürel açıdan örnekler
Oturup daha geniş bir liste yaptık, forum üyeleri için paylaşır gibi:
- Eğitim kurumları: Üniversite, ilkokul, Milli Eğitim Bakanlığı.
- Sağlık kurumları: Devlet Hastanesi, Eczaneler, Dünya Sağlık Örgütü.
- Güvenlik kurumları: Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, NATO.
- Kültür-sanat kurumları: Devlet Tiyatroları, Yunus Emre Enstitüsü, UNESCO.
- Yardım kuruluşları: Kızılay, AFAD, LÖSEV.
Bunların hepsi topluma farklı alanlarda hizmet veren kurum adlarıdır.
---
Erkek ve kadın bakış açılarının birleştiği an
Eniştem listeyi tablolaştırırken, halam örnekleri hikâyeleştirerek çocuğa anlattı. İkisi birleşince ortaya hem stratejik hem de empatik bir yöntem çıktı. Çocuk defterine hem tabloları çizdi hem de yanına hikâyeli açıklamaları ekledi. Yani erkeklerin çözüm odaklı disipliniyle, kadınların ilişkisel yaklaşımı birleştiğinde öğrenme çok daha kalıcı oldu.
---
Forumda tartışmayı canlı tutacak sorular
- Sizce çocuklara kurum adlarını listeyle mi, hikâyelerle mi öğretmek daha etkili?
- Erkeklerin stratejik yaklaşımı mı daha pratik, yoksa kadınların empatik anlatımı mı daha kalıcı?
- Günlük hayatımızda hangi kurum adı sizin için en çok anlam taşıyor? (Okul mu, hastane mi, belediye mi?)
- Uluslararası kurumlar, çocukların hayal dünyasında nasıl bir yer tutuyor?
---
Son söz: Kurum adları sadece isim değil, hayatın örgüsü
Kurum adlarını saymak kolay: TBMM, Kızılay, Emniyet, Hastane, Üniversite, UNESCO… Ama işin güzelliği, onların hayatımıza nasıl dokunduğunu hatırlamakta. Birinin stratejisiyle diğerinin empatisi birleşince, kuru bir ödev bile eğlenceli bir aile hikâyesine dönüşebiliyor.
Kurum adları sadece kelimeler değil, toplumun hafızasını taşıyan köprülerdir. Siz hangi kurum adını duyunca kendi hayatınızdan özel bir anıyı hatırlıyorsunuz?