Mozambik'te filler insanlıktan korunmak için mutasyon geçirdi: Artık dişsiz doğuyorlar
Mozambik'te doğan Afrika fillerinin neden dişsiz doğduğuna ilişkin araştırma yapan bilim insanları, çok da şaşırtıcı olmayan bir sonuçla karşılaştı. Popüsyonunun yüzde 90'ını kaçak fildişi avcılığı nedeniyle kaybeden hayvanların, insanlardan korunmak amacıyla genetik bir mutasyon geçirdiği ortaya çıktı. Uzmanlar, insanların vahşi hayvanların “anatomisini tam anlamıyla değiştirdiğini” belirterek, koruma çabalarının önemine dikkat çekti.
ABD’de yer alan Princeton Üniversitesi’nden bilim insanların, insanların vahşi hayvanların “anatomisini kelimenin tam anlamıyla değiştirdiğini” kanıtladı.
Science dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, dişsizliğe neden olan ve daha önce nadir görülen bir genetik mutasyon, fildişi kaçakçılığı nedeniyle avlanan Afrika fili gruplarında çok yaygın bir şekilde görülmeye başlandı.
Araştırmacılar, Mozambik'teki Gorongosa milli parkındaki dişi fillerin neden dişleri olmadan doğduklarını araştırdı ve hayvanların kaçak avlanmaya karşı mutasyon geliştirdiğini keşfetti.
Bununla birlikte, Mozambik’te 1977 -1992 yılları arasında süren iç çatışma esnasında orduya gelir elde etmek amacıyla fil nüfusunun yüzde 90'ını fildişi ticareti amacıyla katledildi. Dişleri olmayan hayvanlara ise dokunulmadı. Bu durum ise dişi fillerin dişsiz olma özelliğinin yavrularına aktarma olasılıklarının artmasına neden oldu.
Birkaç nesil sonra, bu durumun etkileri milli parkta yaşayan yaklaşık 700 fil grubu üzerinde hala görülebiliyor. Çalışmayı yöneten Princeton Üniversitesi ekoloji ve evrimsel biyoloji bölümünden Robert Pringle, bunun insan müdahalesinin doğaya etkisini gösterdiğini söyledi:
"Bu çalışmanın gösterdiğini düşündüğüm şey, bunun sadece rakamlardan daha fazlası olduğu. İnsanlık, kelimenin tam anlamıyla hayvanların anatomisini değiştiriyor.”
Pringle, Gorongosa milli parkının, bu anormalliğe neden olanın tarihsel kaçak avcılık olduğundan şüphelenen araştırmacıların her zaman olduğunu, ancak kesin nedeninin şimdiye kadar bilinmediğini söyledi.
Yeni çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar, olayın genetik bir nedeni olduğundan şüphelendi ve erkeklerde nadiren görülmesinin, cinsiyetle bağlantılı olduğunu açıkladılar.Bilim insanları,, uzun dişli ve dişsiz fillerin genomlarını sıraladıktan sonra, ikisi arasında genetik bir fark buldular. Analiz, memeli diş gelişiminde rolleri bilinen biri de dahil olmak üzere, X kromozomu üzerinde bir çift aday gen ortaya çıkardı. İnsanlarda bu genler, yan kesici dişlerin büyümesini durduran X'e bağlı baskın bir sendromla ilişkili. Bir veya daha fazla gendeki şüpheli mutasyon, dişi filleri kaçak avlanmaktan koruyor, ancak rahimde düzgün gelişmeyen erkek filler için ölümcül sonuçları oluyor.
Yani, dişsiz bir anneye sahip erkek fil buzağılarının yaklaşık yarısı bu genetik anormalliğe sahip olacak, bu da çok fazla avlanmanın olduğu fil sürülerinin ciddi şekilde erkek tükenebileceği anlamına geliyor. Ancak Pringle, popülasyonların yirmi yıldır arttığı için bu sorunun zamanla tersine çevrilebileceğini söyledi.
Pringle, “Dolayısıyla, koruma çabalarının son zamanlarda olduğu gibi olumlu kalmaya devam etmesi koşuluyla, bu sendromun çalışma popülasyonumuzdaki sıklığının azalmasını bekliyoruz” dedi.
Alıntıdır
Mozambik'te doğan Afrika fillerinin neden dişsiz doğduğuna ilişkin araştırma yapan bilim insanları, çok da şaşırtıcı olmayan bir sonuçla karşılaştı. Popüsyonunun yüzde 90'ını kaçak fildişi avcılığı nedeniyle kaybeden hayvanların, insanlardan korunmak amacıyla genetik bir mutasyon geçirdiği ortaya çıktı. Uzmanlar, insanların vahşi hayvanların “anatomisini tam anlamıyla değiştirdiğini” belirterek, koruma çabalarının önemine dikkat çekti.
ABD’de yer alan Princeton Üniversitesi’nden bilim insanların, insanların vahşi hayvanların “anatomisini kelimenin tam anlamıyla değiştirdiğini” kanıtladı.
Science dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, dişsizliğe neden olan ve daha önce nadir görülen bir genetik mutasyon, fildişi kaçakçılığı nedeniyle avlanan Afrika fili gruplarında çok yaygın bir şekilde görülmeye başlandı.
Araştırmacılar, Mozambik'teki Gorongosa milli parkındaki dişi fillerin neden dişleri olmadan doğduklarını araştırdı ve hayvanların kaçak avlanmaya karşı mutasyon geliştirdiğini keşfetti.
Bununla birlikte, Mozambik’te 1977 -1992 yılları arasında süren iç çatışma esnasında orduya gelir elde etmek amacıyla fil nüfusunun yüzde 90'ını fildişi ticareti amacıyla katledildi. Dişleri olmayan hayvanlara ise dokunulmadı. Bu durum ise dişi fillerin dişsiz olma özelliğinin yavrularına aktarma olasılıklarının artmasına neden oldu.
Birkaç nesil sonra, bu durumun etkileri milli parkta yaşayan yaklaşık 700 fil grubu üzerinde hala görülebiliyor. Çalışmayı yöneten Princeton Üniversitesi ekoloji ve evrimsel biyoloji bölümünden Robert Pringle, bunun insan müdahalesinin doğaya etkisini gösterdiğini söyledi:
"Bu çalışmanın gösterdiğini düşündüğüm şey, bunun sadece rakamlardan daha fazlası olduğu. İnsanlık, kelimenin tam anlamıyla hayvanların anatomisini değiştiriyor.”
Pringle, Gorongosa milli parkının, bu anormalliğe neden olanın tarihsel kaçak avcılık olduğundan şüphelenen araştırmacıların her zaman olduğunu, ancak kesin nedeninin şimdiye kadar bilinmediğini söyledi.
Yeni çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar, olayın genetik bir nedeni olduğundan şüphelendi ve erkeklerde nadiren görülmesinin, cinsiyetle bağlantılı olduğunu açıkladılar.Bilim insanları,, uzun dişli ve dişsiz fillerin genomlarını sıraladıktan sonra, ikisi arasında genetik bir fark buldular. Analiz, memeli diş gelişiminde rolleri bilinen biri de dahil olmak üzere, X kromozomu üzerinde bir çift aday gen ortaya çıkardı. İnsanlarda bu genler, yan kesici dişlerin büyümesini durduran X'e bağlı baskın bir sendromla ilişkili. Bir veya daha fazla gendeki şüpheli mutasyon, dişi filleri kaçak avlanmaktan koruyor, ancak rahimde düzgün gelişmeyen erkek filler için ölümcül sonuçları oluyor.
Yani, dişsiz bir anneye sahip erkek fil buzağılarının yaklaşık yarısı bu genetik anormalliğe sahip olacak, bu da çok fazla avlanmanın olduğu fil sürülerinin ciddi şekilde erkek tükenebileceği anlamına geliyor. Ancak Pringle, popülasyonların yirmi yıldır arttığı için bu sorunun zamanla tersine çevrilebileceğini söyledi.
Pringle, “Dolayısıyla, koruma çabalarının son zamanlarda olduğu gibi olumlu kalmaya devam etmesi koşuluyla, bu sendromun çalışma popülasyonumuzdaki sıklığının azalmasını bekliyoruz” dedi.
Alıntıdır