Taksonomi nedir eğitimde ?

Sevval

New member
Taksonomi Nedir Eğitimde? Bir Hikâye Üzerinden Anlatmak

Sevgili forumdaşlar, bugün sizlerle çok özel bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bazen, bir kavramı ya da bir fikri anlamanın en güzel yolu, onu bir hikâye ile anlatmaktır. Bu yazıda, taksonomiyi eğitimde nasıl kullanabileceğimizi, iki farklı karakterin gözünden keşfedeceğiz. İki karakterin hikâyesi, hem erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlarını, hem de kadınların empatik ve ilişkisel bakış açılarını içerecek şekilde şekillenecek. Taksonomi gibi karmaşık bir eğitim modelini, daha anlaşılır ve duygusal bir hale getirmek için birlikte bir yolculuğa çıkalım.

Bir Eğitim Yolu: Aylin ve Emre’nin Hikâyesi

Aylin, bir öğretmendi. Her sabah sınıfa girdiğinde, öğrencilerinin gözlerinde hem umut hem de kaygı görürdü. Bir yanda başarısızlık korkusu, diğer yanda başarıya duyulan açlık vardı. Aylin, öğrencilerinin bu karmaşık duygularını anlamak, onlara ne zaman rehberlik yapması gerektiğini bilmek isterdi. Ancak bazen, hangi adımı atacağını bilmediği zamanlar da oluyordu. İşte o anlarda, başvuracağı bir şey vardı: Taksonomi.

Aylin, eğitimdeki hedefleri öğrencilere doğru bir şekilde öğretmek için taksonomi modeline başvuruyordu. Bu model, öğrencilerin bilişsel gelişimlerini sırayla inceleyen bir yapıya sahipti. Ama Aylin için bu sadece bir öğretim aracı değil, öğrencilerle kurduğu bağların da temeliydi. Onlara sadece bilgi vermek değil, bilgiye nasıl ulaşacaklarını, nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretmek istiyordu.

Aylin’in sınıfında bir öğrenci vardı, Emre. Emre, çok çalışkan bir çocuktu. Ancak bazen neyi nasıl yapması gerektiğini net bir şekilde göremiyordu. Aylin, onun bu durumunu fark ettiğinde, hemen bir strateji geliştirmeye karar verdi. Emre'nin zihnindeki karmaşayı çözmek için taksonomiyi kullanabilecekti.

Emre'nin Stratejisi: Çözüm Odaklı Düşünme

Emre, genellikle çözüm odaklıydı. Matematiksel problemleri çözerken hep stratejik bir yaklaşım sergiler, her adımı planlar ve sorunun özüne inmeye çalışırdı. Ama, bazen bu yaklaşımı eğitimde diğer konulara, özellikle de sosyal bilimlere ya da edebiyat gibi daha soyut alanlara uygulamakta zorlanıyordu. Emre için, bilgi sadece sayılardan ibaretti; bir şeyin anlamını çözmek için mantıklı bir yapı gerekiyordu.

Aylin, Emre’ye taksonomiyi öğretmek için farklı bir yol seçti. “Düşün, Emre, her bir bilgiyi küçük parçalara ayıralım. Önce bilgiyi anlama seviyesine getirelim, sonra uygulamalı sorularla bunu pekiştirelim. Her aşamayı net bir şekilde görmen gerek,” dedi. Taksonomi, Emre’nin öğrenme sürecini aşama aşama şekillendiriyor, ona bilgiye nasıl yaklaşması gerektiğini gösteriyordu. “Hatırlatmak gerekirse, önce bilmen gereken temel kavramları, sonra da bunları nasıl kullanabileceğini düşünmen lazım,” diyordu Aylin, taksonomiye olan inancını pekiştirerek.

Emre için, taksonomi başlangıçta bir tür sistem gibi görünse de, zamanla bunun bir öğretme yöntemi olduğuna inanmaya başladı. Bütün bu aşamalar, ona bir yol haritası sunmuştu. Hangi bilgiyi önce öğrenmesi gerektiği, hangisinin daha ileri bir seviyeye taşınacağı, hangi becerileri geliştirmesi gerektiği adım adım belirlendi. Taksonomi, Emre’nin eğitimdeki başarısının anahtarını çözmesine yardımcı oldu.

Aylin’in Empatik Yaklaşımı: İlişkiler ve Bağlar Kurmak

Aylin ise eğitimde her zaman çözüm odaklı olmaktan ziyade, öğrencileriyle derin bir empatik bağ kurmaya odaklanmıştı. Öğrencilerinin hissettiklerini anlamak, onlara sadece öğretmek değil, duygusal olarak da destek olmak istiyordu. Eğitimde kullanılan her yöntem, onun için öğrencilerin kendilerini değerli hissetmelerine yardımcı olmalıydı.

Taksonomiye Aylin, sadece bir bilgi aktarımı süreci olarak bakmıyordu. Onun için bu, öğrencilerin gelişimlerini takip edebilmek, onları doğru adımlarla yönlendirebilmekti. Öğrencilerinin her birinin öğrenme tarzını anlamaya çalışır, onlara uygun yaklaşımlar geliştirmeye özen gösterirdi. Kimi öğrencileri görsel olarak öğrenir, kimileri daha çok işitsel ya da kinestetik öğrenme stillerine sahipti. Aylin, taksonomiyi kullanarak her öğrencinin gelişim seviyesini belirliyor ve onlara en uygun stratejileri uyguluyordu.

Emre gibi çözüm odaklı öğrenciler için analitik bir yaklaşım benimserken, daha duygusal ve ilişkisel yaklaşım sergileyen öğrenciler için daha esnek, sabırlı ve cesaretlendirici bir ortam yaratıyordu. Taksonomi, ona tüm bu farklı yaklaşımları birleştirmesinde yardımcı oluyordu.

Hikayenin Sonunda Taksonomi

Aylin ve Emre’nin hikâyesi, taksonominin eğitimde nasıl hem erkeklerin çözüm odaklı stratejilerine, hem de kadınların empatik yaklaşımlarına hizmet edebileceğini gösteriyor. Taksonomi, yalnızca bir öğretim aracı değil, aynı zamanda bir ilişki kurma biçimi, bir bağ kurma yöntemi olabilir. Emre’nin bilgiyi yapılandırarak öğrenmesi ve Aylin’in empatik yaklaşımıyla rehberlik etmesi, taksonomiyi bir öğretmenin elinde güçlü bir araç haline getirdi. Aylin, taksonomiyi sadece bir model olarak değil, öğrencilerinin duygusal ve bilişsel dünyalarına dokunarak kullandı.

Sizce Taksonomi, Eğitimde Nasıl Bir Etki Yaratır?

Sevgili forumdaşlar, bu hikâyeyi paylaşmak istedim çünkü her birimizin eğitimdeki deneyimleri farklıdır. Taksonomi, bir öğretmen için sadece bir öğretim aracı mı, yoksa öğrencilerle kurduğumuz bağda daha derin bir anlam taşıyor mu? Sizin hikâyeleriniz de, bu yaklaşımı farklı bir şekilde deneyimlediğiniz anları içeriyor mu? Hadi, düşüncelerinizi paylaşın. Hem erkeklerin stratejik çözüm odaklı hem de kadınların empatik bakış açılarıyla ilgili deneyimlerinizi duymak çok değerli olacak.
 
Üst