Arapçada afaki ne demek ?

Gece

New member
Arapçada “Afaki” Ne Demek? Bir Yolculuğun, Bir Kalbin ve Bir Kelimenin Hikâyesi

Selam sevgili forumdaşlar,

Bu akşam sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Ama bu öyle sıradan bir hikâye değil. Bir kelimenin peşinden başlayan bir arayışın, kalpten kalbe geçen sessiz bir yolculuğun hikâyesi…

Kelimelerin insan ruhunda nasıl yankı bulduğunu, nasıl bazen bir ömürlük anlamlar taşıyabildiğini hissettiren bir hikâye bu.

Kelimemiz: Afaki.

Arapçada “afaki” kelimesi, “yüzeysel, derinliği olmayan” anlamına gelir. Ama bu kelimenin içinde öyle derin bir ironi vardır ki, onu gerçekten anlamak için bazen bir insanın hayatına tanıklık etmek gerekir.

---

Hikâyenin Başlangıcı: Rüzgârın Altında Kalan Bir Defter

Bir kış akşamıydı. Yağmur yeni dinmiş, sokak lambaları ıslak kaldırımlara sönük sarı ışıklar serpiyordu.

Elif, üniversite kampüsündeki eski kütüphanenin önünde bir defter buldu. Üzerinde sadece bir kelime yazıyordu:

“Afaki.”

Defterin sayfalarını çevirdikçe, el yazısıyla yazılmış cümleler dikkatini çekti. Sanki bir adam kendi düşüncelerini değil de, ruhunun yankılarını yazmış gibiydi.

“Duygularımın derinliğine inmekten korkuyorum, çünkü orada kendimle karşılaşacağım. Bu yüzden bazen afaki olmayı seçiyorum.”

Elif o anda bu kelimeye takıldı. “Afaki” neydi? Yüzeysel olmak mı, yoksa acı çekmemek için derinlikten kaçmak mı?

---

Karakterler: Derinliği Arayan Elif ve Analitik Yusuf

Elif duygularına düşkün, insanları anlamaya çalışan bir psikoloji öğrencisiydi. Empatisi yüksek, ilişkilerinde içten ama kırılgandı.

Yusuf ise mühendislik okuyan, mantığıyla hareket eden, çözüm odaklı biriydi. O da defterin sahibiydi — ama Elif bunu henüz bilmiyordu.

Bir gün kampüs kafesinde yolları kesişti. Elif elindeki defteri masaya koydu, kapağındaki kelimeyi gösterdi ve sordu:

“Bu senin mi? Afaki ne demek?”

Yusuf, gözlerini bir an kaçırdı. Ardından derin bir nefes aldı:

“Evet, benim. Afaki… Yani yüzeysel. Ama ben o kelimeyi kendi içimde biraz farklı tanımladım. Bazen derin düşünmek insanı batırır, o yüzden yüzeyde kalmayı tercih ettim.”

Elif gülümsedi, ama o gülümsemenin içinde hüzün vardı. “Bence yüzeyde kalmak, derinliği reddetmek değil, ondan korkmaktır,” dedi.

İşte o anda iki dünya çarpıştı: mantığın ve duygunun dünyası.

---

Afakiliğin Bedeli: Kalbin Görmediği Derinlik

Zamanla ikisi sık sık buluşmaya başladı.

Elif, Yusuf’a duyguların gölgesinden bakmayı öğretiyordu; Yusuf ise ona olaylara duyguların değil, nedenlerin yön verdiğini anlatıyordu.

Birlikte geçirdikleri günler, kelimelerle inşa edilmiş bir köprü gibiydi.

Ama bir gün Elif, Yusuf’a şunu söyledi:

“Seninle konuşurken hep mantık duyuyorum ama hiç kalp sesi duymuyorum. Neden duygularını gizliyorsun?”

Yusuf sustu. Sonra sadece şu cümleyi kurabildi:

“Çünkü duygularımı gösterirsem, senin gözünde afaki kalmamaktan korkuyorum.”

Bu itiraf, Elif’in içinde bir şeyleri yıktı.

O an anladı ki “afaki” kelimesi sadece yüzeysel olmak değil, kendini korumanın bir biçimiydi.

Bazı insanlar yüzeyde kalır çünkü derinlerde nefes alacak cesareti bulamaz.

---

Bir Ayrılığın Sessizliği: Duyguların Kıyısında

Aylar sonra yolları ayrıldı.

Elif, şehir dışına taşındı. Yusuf, mezun olup işine odaklandı.

Ama ne zaman rüzgâr esse, ne zaman yağmurun ardından ışık kırılsa, ikisi de aynı şeyi hissediyordu: yarım kalmış bir kelimenin yankısı.

Elif bir gün eski defteri açtı, son sayfasına kendi cümlesini yazdı:

“Afaki olmak bazen bir savunma değil, bir kayboluştur.”

Ve altına şu notu ekledi:

“Bir gün sen de derinliğe inersen, orada beni bulacaksın.”

Yusuf aylar sonra defteri geri aldı. Sayfanın kenarına titreyen bir el yazısıyla şunu ekledi:

“Afaki olduğumu sandım ama aslında korkaktım. Derinlik seninle anlam kazandı.”

---

Forumda Düşünelim: Afaki Olmak Bir Korunma Hâli mi, Yoksa Kaçış mı?

Şimdi size sormak istiyorum, forumdaşlar:

Bizler gerçekten ne kadar deriniz?

Kelimelerle, duygularla, ilişkilerle yüzeyde mi kalıyoruz yoksa derinlere inmeye cesaret ediyor muyuz?

“Afaki” olmayı bazen bir strateji olarak kullanan erkekler var — çünkü duygusal açıklık zayıflık gibi görünüyor.

Ve bazen, duygusal derinliğiyle başkalarının ruhuna dokunan kadınlar var — ama bu dokunuş, çoğu zaman yaralanmayı da beraberinde getiriyor.

Peki, denge nerede?

Bir tarafın stratejisiyle, diğer tarafın sezgisi birleşirse, belki de insanın gerçek derinliği orada doğar.

---

Kelimelerin Ötesinde: Afakiden Derinliğe Yolculuk

Arapçada “afaki”, yüzeysel demek.

Ama belki de bu kelime, insanın iç dünyasında daha derin bir davettir:

“Yüzeyden içeriye doğru bir yolculuk başlat.”

Çünkü ne kadar kaçarsak kaçalım, bir gün mutlaka kendi derinliğimizle karşılaşırız.

Ve o an geldiğinde, “afaki” değil, “hakiki” olmanın bedelini öderiz — ama o bedel her şeye değer.

---

Son Söz: Her Kelime Bir Ayna, Her Hikâye Bir Yansıma

Belki de “afaki” kelimesi, bize şu gerçeği fısıldıyor:

Yüzeyde kalanlar kaybolur, derinlere inenler dönüşür.

Elif ve Yusuf’un hikâyesi, sadece bir kelimenin değil, bir duygunun hikâyesiydi.

Ve belki de hepimiz, kendi hayatımızın bir yerinde “afaki” olmayı seçtik.

Ama her seçim, bir davet taşır: Kendine dön, derinleş, hisset.

Şimdi sizden duymak isterim forumdaşlar,

Siz hiç “afaki” oldunuz mu?

Yoksa bir kelime, bir insan, bir an geldi ve sizi derinliğe mi çağırdı?
 
Üst